Okuma Okulu

okuma_okulu

Ösev Okuma Okulu

ÖSEV Vakfı, bundan bir yıl önce bir proje başlattı: “Türkiye Okuyor” kampanyası çerçevesinde Beykozlular’a kitap sevgisi aşılayarak, onları edebiyatın zengin ve doyumsuz dünyasında yolculuğa çıkarmayı amaçlayan bir çalışmaydı bu.

Fikir babası ve fikir annesi olarak vakfın Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Özer Odabaşı ile eşi Fatma Odabaşı’nın başını çektikleri projede hedef, okuma okulu katılımcılarının sekiz aylık bir dönem içinde en az on sekiz kitap okumalarının sağlanmasıydı. Bu, on beş günde “bir” kitap demekti. Karar verildi; Vakfın bursiyerleri başta olmak üzere duyurular yapıldı ve ilk gün, çoğu birbirine yabancı olan farklı yaşlardan katılımcılar bir araya geldiler; masalarına oturdular; karşılarında kendilerine bu yolculukta rehberlik edecek olan ve adeta kendilerinden daha heyecanlı birini buldular!: TÜRVAK Sinema ve Televizyon Okulu’nun müdiresi ve aynı zamanda eğitmenlerinden Sevim Arslan… Bir kitap aşığı, şiir tutkunu. İlk şiiri, onun o sevgi dolu sesinden dinledi katılımcılar ve onun yaydığı enerjiye bırakarak kendilerini, zamanın nasıl geçtiğini anlamadılar. Bir baktılar ki, aradan bir yıl geçmiş, ikinci dönemlerini de tamamlamışlar!

Sadece Kitap Okunmuyor

ÖSEV’in Genel Merkez binasında bir araya gelen katılımcılar, vakfın kütüphanesinden kitaplarını alarak, okumalarını evlerinde gerçekleştiriyorlar. Bir araya geldiklerinde ise vakfın kapıları edebiyatın sihirli dünyasına açılıyor: Şiirler, hikayeler okunuyor; okunanlar yorumlanıyor; yeri geliyor, katılımcılar da kendi kalemlerinden kağıda akan cümleleri arkadaşlarıyla paylaşıyorlar. Zaman geliyor, sadece okumak ve konuşmak yetmiyor onlara; edebiyat ve sanatın seçkin emekçilerini, alanlarında ün yapmış isimlerini konuk ediyorlar; onları anı defterlerinin en güzel sayfalarına not ediyorlar.

okuma_okulu_2

Kimler mi geldi ÖSEV’e kitap ve şiir okumaya; eserlerini Okuma Okulu öğrencileriyle paylaşmaya?

Zeki Alasya geldi ve ‘Okuma Okulu’ öğrencilerine kimsenin bilmediği bir yönünü gösterdi: Sevim Hoca ile birlikte şiirler okudular. Onları düet yaparken görmek, unutulmaz bir anı olarak yer etti hafızalarda.

Ona ‘Hüznün Yazarı’ dediler. Ömrünü yazmakla geçirdi. “Cümle özlemlerin ve cümle ayrılıkların” samimi dilli yazarı Selim İleri. Onu da misafir ettik. Sonra şair Yavuz Bülent Bakiler; yazar Cihat Zafer; ”Mazaret yok” diyen kişisel gelişim uzmanı Dr. Şaban Kızıldağ… Şehir Tiyatroları’nın yetenekli oyuncusu Bora Seçkin, o güzel ses tonuyla seslendirdiği Sait Faik hikâyeleriyle, “hişt! hişt!” dedi yüreklerimize…Ömrünü şiirine adamış ünlü şair Sedat Umran, ”…Gittin taş atarak denizlerime, halka halka genişleyen anıların kalacak” şeklindeki o unutulmaz dizeleriyle, katılımcıların anılar halkasına katıverdi kendini.

Ünlü tiyatro oyuncusu Ali Cağaloğlu, dolu dolu geçmiş o renkli hayatından herkesin nasiplenemeyeceği kesitleri sundu ÖSEV Okuma Okulu katılımcılarına. İçimizden biri oldu, oturdu sıralarımıza, kitabındaki yaşanmış hikâyeleri okuduk birlikte. Bu anılar arasında kimler yoktu ki? Adile Naşit, Münir Özkul, Gazanfer Özcan, Altan Erbulak…

Genç yaşına büyük başarılar sığdırmış olan senarist/ yönetmen Aybars Bora Kahyaoğlu, imza attığı başarılı filmlerin meydana getirilme sürecini paylaştı katılımcılarla. Senaristliğini yaptığı Pusat, Acı Hayat, Pars Narkoterör, Pars-Kiraz Operasyonu gibi filmlerin kamera arkası hatıraları… Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in hayatını anlatan belgesel filmin yönetmenlik süreciyle ilgili anıları ve bu belgeselin Okuma Okulu öğrencileriyle paylaşılması…

Şair ve yazar Hilmi Yavuz, ‘Zaman, kardın kendini küredin’ derken; ÖSEV katılımcıları ne kadar şanslı olduklarını bir kez daha hatırladılar. Çünkü, onlar önlerindeki karları kürer ve ileriye doğru yol alırlarken, zamanı en iyi şekilde değerlendirdiklerini biliyorlardı.
Dahası Var!

Evet, konuk olarak daha fazlasını saymak mümkün: İki ufak çocuk, Emir ile Hasan, Afganistan’ın çatışmaları içinden yüreklerimize sığınarak, dostluğun nasıl bir duygu olduğunu hatırlattılar bizlere ve tabii ki, vicdanın… Beykoz çayırını gezdik, kitapların satırlarında; çayırın bir köşesine gizlendik ve Mehmet Rauf’un şansız aşıkları Suat ile Necip’i uzaktan seyrettik! Aytmatov’un Cemile’si, kaçarken sevgisinin peşinden; Bayan Agatha Christie, tavus kuşu cinayetinin ip uçlarını fısıldadı kulaklarımıza; “Ben sana mecburum bilemezsin” derken Attila İlhan, diğer bir şair Şemsi Belli, arı olmak istiyordu ‘o kızın’ boynunu sokabilmek için!… Füruzan, parasız yatılı imtihanının heyecanını duyururken bize; Murathan Mungan’ın kadından kentlerini gezdik bir yandan. “Sevmek, ne uzun kelime!” derken Cemal Süreya; “Kalk haydi, ebediyen uyuyacağız zaten!” diyordu Hayyam… Kısacası, her birimiz, raflara ellerimizi uzattık; kendi kahramanımızı seçtik; yürek evlerimize buyur ettik. Burada sayamadığım daha nice kahraman, heyecanlı hayat hikâyeleriyle; hüzün ve mutluluklarıyla Okuma Okulu’nun misafirleri olarak ÖSEV’deydiler…

Katılımcılar Ne Dediler?

İşte, bu veda akşamında duygularını dillendiren katılımcılardan sadece birkaçının sözleri:
Kübra Hanım (ÖSEV): “Şiiri severdim; ÖSEV’e geldim, daha çok sevdim. Yüreğime iyi geldi!”
Adem Bey (OFD): “Ortam zaten herşeyi anlatıyor. Fazla söze gerek yok ki!”
Asım Bey (ÖSEV): “Çok mutluyum.”

Ahmet Bey (ÖSEV): “Okumayı çok sevmeme rağmen, yazamıyordum. Şimdi şiir yazıyorum. Bu olduysa Okuma Okulu sayesinde oldu..”

Serkan Bey (ÖSEV): “ Bir spor çantam var. Daha önceleri içinde sadece eşyalarım olurdu. Şimdi bir boşluk bulup, kitap sıkıştırıyorum. Bir arkadaşımın dediğini tekrarlamak istiyorum: ’Biz ÖSEV’den sadece burs kazanmamışız; bir aile kazanmışız!’ ”

Gülsen Hanım (ÖSEV): “Okuma Okulu benim sevincimi çoğalttı!”
Ayşenur Hanım (ÖSEV): “Hiç kitap okumazdım. Ama şu anda çantamda bir kitap mutlaka bulunuyor.”

Oruç Bey (OFD): “Okuma Okulu’nda çok güzel anılarımız oldu; bilmediğimiz şeyleri öğrendik. Şiirlerde ben de kendimden bazı şeyler buldum. Okumaya özen göstereceğim.”